|
Karabekirağa
Konağı, bazı eklemelere karşın orijinal mimarisini koruyor.*
|
 |
YÜZYILLIK KONAK
Taşova'nın Esençay Kasabasında bulunan Karabekirağa konağı,
Dereli Köyünde ki Mustafa Bey Konağı ile Uluköy Kasabasında ki
Malkoçoğulları Konağı, bölgenin karakteristik özelliklerini taşıyan
örneklerdir. Karabekirağa Konağının Rumî 1308-1309, Miladi 1892-1893
yıllarında yapıldığı tahmin ediliyor. Karabekirağanın amca çocukları
Hacı Mehmet Aslan'ın oğlu Bilal Aslan ile Karabekirağanın
torunlarından Mustafa Kural, konağın Ermeni ve Rum ustalarca
yapıldığını anlatıyorlar. Çam, ardıç ceviz, pelit ve çok azda olsa
gürgen ağaçları kullanılarak yapılan konağın duvarları ne
yazıkki1952 yılında kerpiçle doldurularak sıvanıyor ve üçüncü katı
yıkılıyor. konağın orijinalliği kısmen bozulsa da, kullanılan teknik
ve süslemeler, geleneksel karadeniz konakları hakkında bilgi
veriyor.
Konağın yapımında kullanılan ağaçlar, güz mevsiminde kesilip,
hava almayacak şekilde ahır güpreliğine gömülüp, bahar mevsimine
kadar bekletilmiş. Bahar mevsiminde, sığır gübresinden çıkartılan
ağaçlar, belirli bir süre güneş altında bekletilerek yakılmış ve
nihayetinde konak yapımında kullanılacak duruma getirilmiş. Ağalar,
daha sonra iç öz noktasına kadar baltayla düzgünce yontulmuştur.
Ağaçların uzun yıllar dayanmasını sağlayan bu çalışmaya "Öz metodu"
deniyor. Karadeniz konaklarına özel bu yöntem, yapıların günümüze
kadar ayakta kalmasını sağlamıştır.
Karabekirağa Konağı, Esençay Kasabasında nesli tükenmiş olan
evlerin yegane örneğidir. Bu konağın üç katlı başka bir benzeri ise
1942 depremi ile yıkılarak yok olmuştur.
Karabekirağa konağı direkleri çam, ardıç ağaçlarından yapılarak,
ağaçlar özlerinden balta ile yontularak, düzgün dikdörtgen şekli
verilmiştir. Direkler toprağa gömülmüş ve büyük taş kaideler üzerine
dikilmiştir. Kolonlar yine balta ile düzeltilmiş ve dikdörtgen
köşelidir.
Aşevi denilen odada, mutfak dolapları cevizden yapılmış ve yapımında
çivi kullanılmamıştır. Konaktaki dikkat çekici el işçiliğine,
Karadeniz konaklarının tamamında rastlanır.
Konağın güney cephesinde, dikdörtgen şeklinde yan yana üç pencere
yer alır. Bu özelliği ile Doğu Karadeniz ahşap mimarisine çok
benzer. Ancak sonradan eklenen bölümler, konağın orijinalliğini
bozmaktadır.
Diğer taraftan konağın batı cephesindeki orijinal pencere
yıkılmış, güneşten daha fazla yararlanabilmek amacı ve yine günlük
ihtiyaçlara yanıt verebilmesi için, daha büyük olanı yapılmıştır.
Batı cephesinin birinci katındaki pencereler ise günümüze kadar
gelebilmiştir. |
|
 |
 |
 |
Karabekirağa
Konağı'nın dolap süslemelerinde iki ağaç kullanılmış, çam ve
ceviz.* |
|
Süslemeler:
Konağın ikinci katındaki aşevinin kapısının süslemesi dikkat
çekicidir. Aynı kapı örneğini misafir odasında da görmek mümkün. Bu
kullanılmıştır.
Her iki avlu kapısı da enine ve boyuna dikdörtgen kasaların
birbirine geçirilmesi ile yapılmıştır. Büyük bölümlerin içerisine
ceviz işlemeli yeni bir kısım yerleştirilerek alanın
zenginleştirildiği görülmektedir. Kapı iskeleti ilk bakışta basit
geometrik bir düzenle, ahşap süslemenin genel çerçevesini oluşturur.
İnce ve uzun dış bükey üçgen çerçevenin ahşap süslemeciliği dikkat
çekicidir.
Konakta
kullanılan ahşap oyma sanatı 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyılın başında
ki, bölgeye has güzel örneklerini sergiler. Süslemelerin en önemli
özelliği ise, çivi kullanılmamış olmasıdır. Geleneksel ve yöresel
halı-kilim motiflerinden oluşan süslemeler, ağaçların birbirine
sıkıştırılması ve geçirilmesi ile yapılmış, bazı yerlerde gizlenmiş
ağaç çivilerinin de kullanılmasına olanak tanımıştır. Genellikle
kapı ve dolaplarda kullanılmış olan Karabekirağa konağı süslemeleri
çam ve ceviz ağaçlarından yapılmıştır. Konağın pencere kenarı
süslemeleri, sade ve gösterişten uzaktır. Bu süsleme diğer köy
evlerinin pencerelerinde de sık kullanılmıştır.
Yok olamaya
doğru giden Karabekirağa konağı, Orta Karadeniz mimarisinin güzel
örneklerinden sadece biridir. |